Publicitad E▼
gitmek (v.)
1.İş görüşmen nasıl geçti?
gitmek
1.(Gemi için) İlerlemek, yol almak
Publicidad ▼
gitmek
...-e/-a harcanmak, ...-e yönelmek, ...ile birlikte satılmak, çalışmak, deniz yolculuğu yapmak, finanse etmek, gemi kullanmak, gemiyle yolculuk etmek, kullanmak, parayla desteklemek, seyretmek, süzülmek, süzülüp gitmek, uymak, yelkenle yol almak, yönelmek
gitmek (v.)
...-a satılmak, ayrılmak, başta gitmek, başta olmak, çekip gitmek, çıkmak, geçmek, harcanmak, ilerlemek, katılmak, önde/başta olmak, önde gitmek, satılmak, takip etmek, uymak, yakışmak, yapmak, yaylanmak, yayılmak, yola çıkmak
Ver también
gitmek (v.)
↘ Haydi bakalım!, kımıldama, Ya Allah!, yer değişikliği ≠ arz-ı endam etmek, çıkagelmek, gelmek, ulaşmak, varmak, vasıl olmak
Publicidad ▼
⇨ 'vınnn' diye hızla gitmek • (bir yere) gitmek • . den hızlı gitmek • . e doğru gitmek • ...-den gitmek • ...-e doğru gitmek • acele gitmek • acele ile gitmek • akın akın gitmek • akıp gitmek • altı düz sandalla gitmek • apar topar gitmek • arabayla gitmek • arabayla götürmek/gitmek • atlı kızakla gitmek • ayrı yönlere gitmek • aşağı doğru gitmek • başta gitmek • belli bir yöne gitmek • beraber gitmek • binip ... ile gitmek • binip gitmek • bir koşu gitmek • bir şeyle aynı hızda gitmek • birinin izinden gitmek • birlikte gelmek/gitmek • birlikte gitmek • bisikletle gitmek • boyunca gitmek • bırakıp gitmek • daha ileri gitmek • daha çabuk gitmek • daha öteye gitmek • defolup gitmek • dosdoğru gitmek • dönerken yan gitmek • dörtnala gitmek • en kısa yoldan gitmek • eşkin gitmek • eşkin/tırıs gitmek • fazla ileri gitmek • geldiği yoldan geri gitmek • geri dönüp gitmek • geri geri gitmek • geri geri sürmek/gitmek • geri gitmek • geriye gitmek • geçinip gitmek • geçip gitmek • gizlice gitmek • grup hâlinde gitmek • güme gitmek • hoşuna gitmek • hızla fırlamak/gitmek • hızla gitmek • hızlı gitmek • ileri geri gitmek • ileri gitmek • isteksizce gitmek • iyi/doğru gitmek • iz sürerek geri gitmek • izinden gitmek • kampa gitmek • kayarak gitmek • kayıkla gitmek • kestirmeden gitmek • kötüye gitmek • kıvrılarak gitmek • patenle gitmek • pedal çevirmeden gitmek • pedalsız boş vitesle gitmek • peşinden gitmek • sallana sallana gitmek • sandalla gitmek • sarsıla sarsıla gitmek • seçime gitmek • suyuna gitmek • süpürüp gitmek • süzülüp gitmek • sık (sık) gitmek • sık sık gitmek • sık sık gitmek/ziyaret etmek • tam gaz gitmek • tam üzerine gitmek • tatile çıkmak/gitmek • ters gitmek • trenle gitmek • tırıs gitmek • uzayıp gitmek • yalpa yaparak gitmek • yan yan gitmek • yat ile gitmek • yavaş yavaş gitmek • yokuş aşağı gitmek • yolunda gitmek • yürüyüp gitmek • yılankavi gitmek • yıldırım gibi geçip gitmek • ~e kadar gitmek • ~le gitmek • çekilip gitmek • çekip gitmek • çok hoşuna gitmek • çok yakın gitmek • çılgınca bir süratle gitmek • öfkeyle çıkıp gitmek • önde gitmek • önden gitmek • şimşek gibi gitmek
gitmek
sandalla gezmek[Hyper.]
deniz yolculuğu, gemi yolculuğu - yelkencilik, yelken sporu - yelken[Dérivé]
gitmek
ilerlemek[Hyper.]
head, headway (en) - head (en) - forefront, head (en) - güzergah, hat, rota[Dérivé]
gitmek
ödemek, ödeme yapmak, tediye etmek[Hyper.]
finansman - financing, funding (en) - mali işler, maliye - finans[Dérivé]
gitmek
refakat[Dérivé]
bağlanmak, ilişmek, tutmak - gelmek[Analogie]
gitmek
gitmek
se déplacer, voyager (fr)[Classe...]
(way; carriageway; road; thoroughfare), (passableness) (en)[termes liés]
gitmek, yayılmak[Hyper.]
araba, otomobil[Dérivé]
gitmek (v.)
quitter durablement un lieu (fr)[Classe]
gitmek (v.)
gitmek (v.)
hamle, hareket - nöbet[Dérivé]
make a motion, move (en) - birisiyle oynamak, oynamak[Domaine]
gitmek (v.)
gitmek (v.)
gitmek, yola çıkmak[Hyper.]
gitmek (v.)
gitmek (v.)
stir; budge; move (en)[ClasseHyper.]
remuer le corps (fr)[Classe]
se déplacer, se diriger vers (fr)[Classe]
deniz yoculuğu yapmak; yolculuk yapmak; seyahat etmek; dolaşmak; gezmek; yolculuk etmek; yolculuk/seyahat etmek[ClasseHyper.]
move; move on (en)[ClasseHyper.]
gitmek (v.)
aktarmak, atmak, kaldırıp taşımak, transfer etmek, transfer olmak, yüklemek[Hyper.]
menzil[Dérivé]
carry, post (en)[Domaine]
gitmek (v.)
bulunmak, olmak[Hyper.]
gitmek (v.)
view; look; see (en)[ClasseParExt.]
entendre (fr)[ClasseParExt.]
attend; be present at (en)[ClasseHyper.]
(izleyici; izleyen; televizyon izleyicisi; gözlemci)[termes liés]
assemblée, réunion (fr)[DomaineCollocation]
gitmek (v.)
gitmek (v.)
go; go to (en)[Classe]
gitmek (v.)
bir şey yapmak, harekete geçmek[Hyper.]
iş, işlem, prosedür, süreç - yasal işlem[Dérivé]
gitmek (v.)
gitmek (v.)
önde gitmek, yol göstermek[Hyper.]
head, headway (en) - head (en) - forefront, head (en) - başkan, lider, önder, şef[Dérivé]
başında olmak[Domaine]
Wikipedia - ver también
Contenido de sensagent
computado en 0,046s